Yeşil Mavi

Ercan Taş, Seçici Geçirgen

Gaydırı Guppak Cemilem

Gaydırı guppak nedir? Kime denir? Niye denir, bilemem. Cemile var mıdır? Gerçekten gaydırı guppak mıdır, orasını hiç mi hiç bilemem. Gaydırı guppak kavramı nedir? En ufak bir fikre bile sahip değilim. Olmaya da gerek yok diye düşünürüm. Bildiğim, gaydırı guppak Cemilem bir türküdür, hem de bu toprağın oynak insanlarını daha da oynatan güzel bir türkü. Deşarj aracıdır. Sağaltıcı bir yönü vardır toplumsal hoplama zıplama histerimize.

Kerameti kendinden menkul Google’da sörf yaparken (bu sörf lafını, sırf havalı olsun diye kullanıyorum, bilesiniz. Kullandım netekim havam bin beş yüz oldu😊) gaydırı guppak Cemilem’e rastladım. Rastladım lafın gelişi; bizzat kendi isteğimle, hiç kimsenin tesiri altında kalmadan, bilerek ve isteyerek yani taammüden, insani hislerle yöneldim açıkçası.

Birkaç yerde şöyle ifadeye rastladım; “bizim oralarda meşe vardır, bu türküde de meşe lafı geçiyor. O yüzden bu türkü bizim oralıdır. Hatta ve hatta bizim köyde de Memiş adında biri vardı. Bu türküde de Hoca Memiş var. Bizim köylü Memiş’in de hocanın olmadığı yerde hocalık yapmışlığı vardır. O nedenle bu türkü bizim türkümüzdür. Özay Gönlüm uçakla bizim köyün üstünden geçerken duymuş ve kendi memleketine mâl etmiş” şeklinde bütün kanıtları açık bir biçimde ortaya koyan görüşlerle karşılaştım. Alkışladım.

Bildiğim gaydırı guppak Cemilem’in Denizli türküsü oluşudur. Hatta nokta atışı yaparsak Acıpayam türküsüdür. Kaynak kişisi Hüseyin Aktekin olup derleyeni Özay Gönlüm’dür. Şimdi diyeceksiniz ki düğün değil bayram değil, bu adam bunları niye yazdı? Madem öyle açıklayayım (zaten açıklamasam dilim şişer, iyi ki de sordunuz).

Açıklamadan önce benzer bir türküye göndermede bulunayım. Yine Denizli / Acıpayam / Alaattin’e ait “tepsi de tepsi fındıklar / Ayşe de Veli Agayı gıdıklar” türküsü var. “Bu türkü Karadeniz’indir çünkü fındık Karadeniz’de yetişir. Zaten Karadeniz’de tepsi de mevcuttur. Ayşe ve Veli desen; ohooo o kadar çok ki! Daha ne olsun?” diyen olabilirdi. Dememişler velhasıl velkelam.

Neyse dağılmış konuyu toparlayacak olursak; bu türkü hakkında benim de Acıpayam’lı dostlardan duyduklarım, bildiklerim var elbette. Sizler dururken, Midas’ın berberi gibi gidip kuyuya anlatacak değilim ya! Hadi alın elinize kahvenizi hem höpürdetin hem de okuyun o halde😊

Dönelim biz Cemile’ye. Daha doğrusu türküsüne. Hani nakarat kısmı var ya;

Gaydırı guppak Cemilem 

Nasıl nasıl edelim de biz bu işe

Nikahımızı kıysın

Ünlen gelin Hoca Memiş’e

diyen kısmı! Aslında o kısım öyle değil. Değiştirilmiş! Değiştirilmek zorunda kalınmış.

Türkü güzeldir. Özay Gönlüm de türküyü derlemiş, TRT repertuarına vermek istiyor. Gel gelgelelim nakaratın orijinal haliyle, denetimden, o dönemin meşhur mu meşhur sansür kurulundan geçmesine olanak ve olasılık yoktur.

Özay Gönlüm düşünür, taşınır ve bir hâl çaresine bakar. Türküyü gelenek, görenek, örf, adet, ananemize uygun hâle getirir. Nasıl mı yapar? Nakarat kısmına Hoca Memiş’i ekler. Hoca Memiş marifetiyle nikah kıydırılarak pür-ü pak şekilde, TRT sansür kurulundan geçmesi sağlanır.

Peki türkünün ahlâka mugayir görülen ve bu şekliyle sansürden geçme imkânı olamayacağı düşünülen nakarat kısmını orijinali nasıl mıdır?

Öyleyse buyurun hep birlikte söyleyelim;

Gaydırı guppak Cemilem

Nasıl nasıl edelim de biz bu işi?

Kaba döşek üstünde

Olduru olduru verelim de biz bu işi

“Eğer uslu bir çocuk olursan, bir gün sen de Şirinler’i görebilirsin”. Pardon pardon! Eğer yaşı kemâle ermiş bir Acıpayamlı’ya rastlarsan, bir gün sen de orijinal nakaratı dinleyebilirsin. Sağlıcakla kalın, türkülerle kalın sevgili dostlar!

50% LikesVS
50% Dislikes

Leave a Reply