Yeşil Mavi

Saniye Kısakürek, Seçici Geçirgen

Kendime Yolculuklar (V)

Duraklar olmalı bazen; durduğun, anladığın,

beklediğin, dinlendiğin, gözden geçirdiğin, izlediğin.

Boyaları dökülmüş bir dolmuştaydım. Mağazaların önünden geçtik. Vitrindeki mankenler göz kırptı gerçek olmayan yaşamlara. Hayal kurma rehberi satılıyordu bir kırtasiyede. Bir koşu gidip alayım dedim şoföre. “Yolumuz uzun, durmasak…” deyiverdi. Hak verdim ona. Kendime yolculuk devam etmeliydi. Gözlerimi kapatıp uyumuş gibi yaptım. Dünyayı ardımızda bıraktık.

***

Uzun yolcuğumun ardından bir durağa geldim. Dizlerimde sızılar arttı. Ellerim üşümeye başladı. Yolculuğum kısa bir moladan sonra devam edecekti. Bu kez yürüyerek devam edecektim yoluma. Durağın yanında harfleri ışıklarla süslenmiş olan “Yolcu Cafe”ye girdim. Uzaklarda derme çatma evlerin bacaları öksürdü acı acı. Üzerinde “Satılık Enkaz” yazan virane evler kar kış demeden sergiliyorlardı kendilerini.

Plastik bir sandalye çektim. Eskimiş demir pencerelerin dökülmüş macunları arasından soğuk sızıyordu içeri. Kafenin bir köşesinde yanan odun sobası yalnız kendini ısıtıyordu. Gövdesi için için yanmaktan boz bir renk almıştı. Yanıma sisli tüyleriyle bir kedi yaklaştı. Sandalyeme dolanıp usulca, gözlerini kısarak baktı bana. Sonra bir tur daha döndü etrafımda. Soluk tüylerinden bir kısmını orada bıraktı.

***

Yüzünde bir defterin çizgileri gibi sıra sıra çizgiler olan bir adam karanlık köşesinden doğrularak bana baktı. Buzlanmış pencereye eliyle birşeyler çizdi. Yanıma yaklaştı;

“Dönmek imkansızdır bazı kaçışlardan. Kelimelerden kaçmaktan yorulmadınız mı?”

Sözleri bir tülün rüzgarda salınışı gibi usulca akıp gitti. Bir eliyle sigarasını tüttürürken, diğer eliyle valizini tutuyordu.

Şaşırdım ama beklediğim bir soruydu;

“Kelimelerden kaçmadım. Bu yola çıkmayı ben arzuladım. Kelimeleri ve kendimi aradım. Kimi zaman yoruldum, kimi zaman sızlandım. Uyku bastırdı. Fakat niçin yürüdüğümün hep farkındaydım.”

Adam beni dinledikten sonra telefonuna bakıp birilerini arar gibi yaptı. Sonra da kalkıp gitti. Kapıdan çıkarken telefonunu tekrar cebine koydu. Soruyu sorduğuna pişman olmuş gibi bir hali vardı.

Uzaklaşırken arkasını dönüp kararmış gözleriyle bana baktı. Bakışı bir yılan gibi aktı sonsuzlukta. Yürüyen adam her adımında düğüm atıyordu yola.

***

Soğuyan ellerimi sobada ısıttıktan sonra düştüm yola. Adımımı her atışımda kar çıtırtıları bana eşlik etti. Tek başına gezinen bir karga gümüş kanatlarıyla havalandı. Gökyüzü kırmızıdan mora renk cümbüşü içindeydi. Uzaklardan köpeklerin ulumaları duyuluyordu. Kara bir bulut dağın koynuna yatmış, geriniyor, yayılıyordu.

***

Düğümleri çözmeye başlıyorum yürüyerek. Bedenim şimdilik sessiz. Yürüdükçe iyileşecek. Yolculuk sürecek.


Kapak görseli: Simurg

100% LikesVS
0% Dislikes

Leave a Reply