Yeşil Mavi

Saniye Kısakürek, Seçici Geçirgen

Kelime Günlüğü-3: Firdevs, Sükker, İstihfaf, Suiniyet, Hezen

Firdevs

Arapça kökenli olduğu iddia edilen firdevs sözcüğünün Grekçe veya Farsça’dan geldiği de söylenmektedir. Firdevs Şam yöresinde bahçe anlamında kullanılmıştır. Ancak Arapça’da da birçok yerde bu sözcük geçmektedir. Kelimenin Arapça’ya Grekçe’den, önce faradis (paradeisos; paradise) biçiminde girdiği, daha sonra değiştiği öne sürülmektedir. Genel olarak ise cennetin tamamı ya da bir bölümü için kullanılmaktadır.

John Milton’ın ‘Yitirilen Cennet’* adlı eserinin Sunuş yazısında Yiğit Yavuz, yazarın eserinde geçen ‘firdevs’ sözcüğünden şöyle bahseder:

“Milton’ın kurmacasında yeryüzü, güneş, ay ve yıldızların bulunduğu alem sonradan yaratılır. İlk insanlar olan Adem ve Havva, Aden bahçesindeki Firdevs’e yerleştirilmiştir. Türkçe’de karşılığı Firdevs olan Paradise, cennet ya da cennet benzeri bir yer anlamına da geliyor; ancak evvelce belirttiğimiz üzere Hristiyanlığın Cennet’i, esasen Tanrı’nın göklerdeki krallığıdır; insanın yerleştirildiği ve yasaklanmış ağacın bulunduğu Firdevs ise yeryüzündedir.”

* Yitirilen Cennet / John Milton / Çev: Yiğit Yavuz / İthaki Yay.


Sükker

Arapça kökeni olan sükker, şeker anlamına gelmektedir. Sennur Sezer’in roman tadında yazdığı ‘Türk Safo’su Mihri Hatun’* adlı eserinde sükker şöyle geçer:

“Tatlılar, bal ve pekmezle yapılıyor. Saray defterlerinde sükker (şeker) sözcüğü yer alıyor. Bu, kuşkusuz şekerkamışından elde edilen ve günümüzdekinden farklı bir şeker. Hem lüks, hem yaygın değil. Ama şiirlerde şeker sözcüğü kullanılıyor.”

Madem şeker dedik, Mihri Hatun’dan bir şiirle taçlandıralım bu sözcüğü:

Sevgili, dudaklarını sundukça ağzıma şeker yağar

Bu, taze pelteden daha şirin bir lokmadır

* Türk Safo’su Mihri Hatun / Sennur Sezer / Kor Kitap


İki örneğimiz de Sabahattin Ali’nin ‘İçimizdeki Şeytan’* romanından;

İstihfaf Etmek

(Arapça: Küçümsemek, hor görmek)

“Yaşları on üçle on altı arasındaki bu çeşit kızlar, aralarında, yetişkin bir insanı kıpkırmızı edecek bahisler açıyorlar, sınıf arkadaşları olan oğlan çocukları hakkında, onları görünüşte daima istihfaf etmelerine rağmen, pek vakıfane mütalaalar yürütüyorlardı.”

Suiniyet

(Arapça: sū; “kötü” ve niyyet ile sū-i niyyet; Kötü niyet, kötü maksat)

“Hakkınızda hüsnüniyet dışında en küçük bir şey düşünmediğime emin olunuz, yalnız muhitin böyle olmadığını ve ekseriyetin suiniyet ile hükümler vereceğini göz önünde tutmaya mecburum.”

* İçimizdeki Şeytan / Sabahattin Ali / YKY


Hezen

(Hezen, hezene, hizan)

Hezen sözcüğü Ermenice’den gelme bir sözcük imiş (Batı Ermenicede hedzan, Doğu Ermenicede hecan olarak geçer). Damların üzerine döşenen kalın ve büyük ağaç.

Dağdan kestiler hezenim

Bozuldu türlü düzenim

Ben bir usanmaz ozanım

Derdim var inilerim

Yunus Emre

“‘Kan çıkacak’ dedi Sadullah, havaya, toprak damın hezenlerine bakarken…”*

* Yaşar Kemal / Yusufçuk Yusuf


Kapak görseli: Giulia Rosa

50% LikesVS
50% Dislikes

1 Comment

  1. Harika ve güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.

Leave a Reply