Yeşil Mavi

Gürkan Balcı, Okur-Yazar

“Yaklaşan Dalga” (*) Çoktan Gelmiş Olabilir mi?

Yapay zekânın yükselişi, Go oyunuylaydı. Dokuz yıl önce.

Öncesinde 65 yıllık yapay zekâ macerasında ilk iki deneme, “yapay zekâ kışı” olarak nitelenmiş, hayaller fos çıkmış, milyonlarca dolarlık yatırım fonları yok olmuştu.

2016 Mart’ında Güney Kore’deki turnuvayı canlı yayında 100 milyon kişi izliyordu. Üç çift hamleden sonra satrancın 121 milyon (10E6) olası konfigürasyonuna karşın 200 katrilyon (10E15)‘luk olasılıkla Go, tarihsel kültürel bir “doğu” strateji oyunuydu.

O yıl “insan” dünya şampiyonu Lee Sedol, adı sanı duyulmamış İngiliz DeepMind şirketinin AlphaGo yapay zekâ programına karşı oynuyordu.

Algoritmasında yapay sinir ağlarını “deep learning”i kullanan AlphaGo’ya, 150 bin oyun verilmiş, sonra da çok sayıda kendi kopyasıyla milyonlarca defa oynatılmıştı. Gelişen işlem gücüyle yapay zekâ algoritması “derin öğrenme”nin yıldızı parlıyordu artık.

Satranç versiyonu AlphaZero -öyle programlanmadığı için dört işlemi yapamasa da- insanlığın binlerce yıldır oynadığı tüm kombinasyonları dokuz saatte öğrenmişti. Shakespeare’in Macbeth’de dediği gibi, onu bir kadından doğan artık hiçbir insan yenemeyecekti.

Turnuvada ertesi yıl da tekrarlanan yenilgi, bu sefer canlı yayınlanmıyordu. Önceki yılın şoku yetmişti. Henüz derin öğrenmenin kullanılacağı büyük dil modeli (2020’de GPT-3) yeterince eğitilmemiş ve daha -Kasım 2022’den sonra iki ayda- 100 milyon kişi tarafından kullanılmaya başlanmamıştı.

Google’ın -tabii ki- kaçırmayıp satın aldığı DeepMind Şirketi’nin kurucularından olan Mustafa Suleyman, “Yaklaşan Dalga” kitabında son teknolojik, biyolojik (CRISPR) gelişmeleri; bunların olası tehlikelerini belirtiyor ve çok açık olarak uyarılarda bulunuyor. “Yetenekli” veya “genel” yapay zekâya evrilen bu dalgayı ve de mutlaka “dizginlenmesi gereken” riskleri vurguluyor, alınması gereken önlemlerle ilgili somut önerilerini (10 adet) ekliyor.

Hayat, yapay zekâ ile nispeten çok kolaylaşacak gibi zannedilirken, ne yazık ki beyaz ve mavi yakalı işsizlerin artan oranları, değişecek gibi gözükmeyen maaşların enflasyona ezdirilme tercihi, ulus devletlerin kırılgan demokrasileri, gezegeni tahakküm altına almaya doğru giden sosyal kredi puanları, deepfake (derin kurgu ya da derin sahte), otomatik algoritmalarla trendtopic yapılan ayrımcı post’lar veya oynanan salgın virüsler nedeniyle karamsar olmamak elde değil gibi görünüyor.

ChatGpt’nin önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleşmesini beklediği önemli teknolojik, genetik, biyolojik gelişmeler. Farklı aşamaları farklı yıllarda ve bambaşka sürpriz biçimlerde gerçekleşebilir ya da tahmin edildiği şekilde gerçekleşmeyebilir belki de.

Girişimci, danışman, yazar, yakında çok daha yaygınlaşacağı açık olan yapay zekâ yolculuğunda “dar patikada” düşmeden ve sürekli dikkatle, özenle yürünmesi, proaktif olunması gerektiğini düşünüyor. Teknolojinin iyiye de kötüye de kullanılabildiğinin altını çiziyor.

Mustafa Suleyman, dalganın risklerini dizginlemek için uluslararası ortak standartlar oluşturma, mevzuat düzenleme, kaydetme (loglama), kontrol, eleştiriye açıklık, gözetim kurulu, sadece artan kârlar değil göstermelik olmayan gerçek sosyal hedeflerin yaygınlaştırılması, uluslararası iş birliği, evrensel temel gelir, başarısızlıkları saygıyla kucaklamak, bağımsız medya, bağımsız üniversite ve sendikaların dahil olduğu geniş sivil yurttaş meclisleri/ oluşumları gibi önerileri sunuyor. Çoğunun dikkate alınmama olasılığı bulunsa da önerilerini detaylı olarak anlatıyor.

Belli sektörlerde işsizliğin çok fazla yükselmemesi için otomasyon, robotlar ve yapay zekâ için limitlerin belirlenmesi; elektrik, su, gıda, eğitim, sağlık vb. hizmetlerin ücretsiz olması; kârın kademeli ve yükselen oranlarla vergilendirilmesi gibi öneriler, ciddi ve samimi olarak çokça tartışılmalı; üniversitelerin, kurumların yaklaşan dalganın insani tarafı unutması engellenmeli, diyor.

Dünyada pek çok ülkede mahremiyetin, özgürlüğün çok ciddi erozyona uğradığı, genetik çalışmaların kontrolsüz biçimde yapıldığı günümüzde her şeyin kendiliğinden bir şekilde güzel olacak naifliğinin bırakılması gerektiğini savunuyor. Uluslararası iş birliğiyle tüm girişimlerin neden kontrol edilmesi gerektiği, kitaptaki ilginç örnekler ve anlatımlarla açıklanıyor.

Kitapta, kısa kısa anlatılan çok ilginç gerçek olaylar, etkileyici yazılar, heyecanla okunuyor. Raflarda dikkatinizi çekmeyecek olan, albenili bir kapağı olmayan bu kitap alınmalı, okunmalı!


*Teknoloji, Güç ve 21. Yüzyılın En Büyük İkilemi Yaklaşan Dalga, Mustafa Suleyman, Doğan Kitap, Çev: Omca A. Korugan, 2024

100% LikesVS
0% Dislikes

Leave a Reply