Bu memleketin onca güzelliğine aşık bir doğa sever olarak yine merakıma yenik düştüm ve yollarına revan olduğum Ormana köyüne çevirdim rotayı.
“Toroslar bahane, Düğmeli Evler şahane!” sloganıyla.
Gün batımına yakın Ormana köyündeyim.
O da ne? “40 kat el” derler ya! Yabancı turistler methini duyup gelmiş, geziniyorlar bile.
Sahi neydi “Düğmeli Ev” deyiminin anlamı?
Düğmeli Evler, Toroslardaki yörüklerin zaman içinde oluşturduğu bir mimari tarz olup ağaç ile taşın mükemmel uyumudur.
Kökeni, çobanlık yapan yürüklerin keçi sürülerini korumak için taşlardan önceleri basit bir şekilde yaptıkları barınakların eve dönüşmesi ile oluşmuş.
Peki nasıl yapılmış?
Bir metreyi geçen genişlikte taşlar dizilir ve her sıra sedir ağaçlarından latalar ile güçlendirilir. Bir sıra taş üzerinde ağaç hatıllar karşılıklı olarak enine ve dikine dizilerek taşlar kitlenir. Bu ağaç dizimi bir düğme gibi olup duvarın sabit kalmasını sağlar.
Beyşehir Gölü’nün güneyinden Antalya sahile kadar uzanan bu mimari yapı, uzun zamanların mimarisi olsa da zaman içinde özellikle sahil kesiminde daha modern (neye, kime göre?!) mimariye geçiş nedeni ile yok olmuş ve sadece dağlarda kalmış.
Ormana köyünde, girişimci bir aile, köydeki konakları kiralayıp turizme kazandırmış. Yapılan reklamlar da sonuç verince, yurtiçi ve yurtdışında “düğmeli evler” kısa zamanda herkesin rotasına giriyor.
Köy merkezinde harika bir mekân olan “Berberoğlu” konağında ağırlanıyoruz. Torosların içinde, bu ıssız, ücra köyde, böylesine zevkli bir tesis, tüm ziyaretçileri nasıl mest ediyor, anlatmaya kelimeler yetmez. Toroslarda değil de İsviçre’de bir dağ köyünde gibiyim.
Köyde hemen hemen 250/300 yıllık onlarca düğmeli konak var.
Konakların tüm özelliklerini, inceliklerini ve detaylarını öğrenerek bütün köyü geziyoruz.
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?
İşte buralara dair yeni bir bilgi daha: “Al kanlar içinde Cemal’ım” türküsü, aslında bu köyün türküsüymüş.
Ormana o kadar kadim bir yerleşim yeri ki; köyde tam yedi adet mezarlık var. Bunun yanısıra günümüze pek kalıntısı kalmayan bir de antik kent: “Erymna”
Hatta köyün çağdaş adı da bu kelimenin dönüşmesi ile oluşmuş: Ormana
Ormana, 16. yy.’a kadar Alevi/Bektaşi kültürünün hâkim olduğu bir yer. Toroslardaki diğer tüm konar göçer Türkmenlerde olduğu gibi.
Dağların içinde, 900 metre rakımın bu huzur veren ambiyansını deneyimlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Eğer konaklama yapacaksanız da, sabahları sizi sadece horoz ve kuş sesleri değil, sincap şarkılarının uyandıracağını garanti ederim.
Köyün gelişmesi ve tanıtımında büyük emek ve özverili çalışmaları olmuş “Aydın ve Jane Özgüven” ailesinin ve şimdiki mirasçıları olan evlatlarının. Köy, içinde bulunduğumuz ayda (Kasım 2024) Dünya Turizm Örgütü tarafından “Turizm Köyü” seçildi.
Sonuna kadar hak edilmiş bir başarı.
Neydi sloganımız? “Toroslar bahane, Düğmeli Evler şahane!”
Yolda kalın…
Dostçakalın…
Video:
Not: Yazı içeriğinde kullanılan tüm video ve görseller yazar tarafından çekilmiştir.
Arife
Böyle bir yer olduğunu sizden öğrendim inanılmaz keyifle okudum .tsk ederim paylaşımlarınız icin
Sevil
Gezdiğin gördüğün yerleri bizimle sanki bizde geziyormuşuz gibi anlatımın çok güzel sen hep Yaz Deryacım.yaz ki bizde yaşadığımız coğrafya da Düğmeli evler gibi güzellikler olduğunu bilelim..ve inşallah bi gün bizde görelim🙏🏻
canan mutluer
Gerçekten çok gezen biliyor ❤
okuyana kadar bu güzelikten haberim yoktu, teşekkürler🙏