Seray Şahiner’in Gelin Başı Kitabına Dair
Kitaplığımda uzun süredir dokunmadığım bir kitaba ellerim gidiyor. Ne zamandır bu kitabı okumak istediğimi ama bir türlü fırsat bulamadığımı hatırlıyorum. İlk sayfaları çeviriyorum. Yazarının imzasını ve bana yazdıklarını görüyorum o an.
“Umarım içerdeki kadınları seversin, Seray Şahiner…” Tarih, 4 Mayıs 2014.
Yıllar sonra bu imzayı bir kez daha görmekten mutluluk duyuyorum ve kitabı okumaya başlıyorum.
Altı yıl geçmiş, dile kolay. Bu ilk kitabın üzerinden daha kaç kitap gelip geçmiş. Hanımların Dikkatine, Antabus (roman), Hepyek, Reklamı Atla (deneme), Kul (roman) kitapları da tarihteki yerini almış çoktan. Bazı hikâyeleri tiyatroya aktarılmış.
Gelelim Gelin Başı’na. Gelin Başı, Seray Şahiner’in ilk öykü kitabı. Hulki Aktunç, Şahiner’in kitabına bir önsöz yazmış. Seray Şahiner bu ilk kitabında emekçi ve orta sınıf kadınları çıkarıyor karşımıza. Hikâyelerin içindeki kadınlar hala yaşıyorlar. İçimizdeler. Yanıbaşımızdalar. Her yerdeler. Ve içerdeki kadınları okudukça daha çok seviyorum.
Çarşamba Cumhuriyeti’nden, 2000’lerin Fatih Harbiye’sine, şirket koridorlarının soğuk duvarlarından Soğanlı’nın varoşlarına kadar çeşitli mekânlarda geçiyor bu hikâyeler. Hepsinin de kahramanı kadın.
Sorumlu ile Sorunlu’da saçlarına ilk aklar düşen bir kadının çalıştığı şirkette yaşadığı hayal kırıklıkları, Buzdolabı Süsü Misali’nde bir üniversite öğrencisinin, ev arkadaşı olan sevgilisinden ayrılırken aile evine çevirdiği evinden kopamaması, Yalnız Ama Gururlu’da sevgilisinden ayrılan ama yine de onu kafasından atamayan Yeliz’i, İadesiz Taahhütsüz’de sevgilisiyle dışarıdaki ilk buluşmasında ekilen Tuğçe’nin yaşadığı sıkıntıları, Gelin Başı’nda güzellik merkezi olma hayalinde bir kuaför ve görücü usulü evlendirilen Sibel’in çıkmazlarını buluruz.
Yedi Ağlı Don’da küçük bir konfeksiyon atölyesine sahip olan Fidan’ın dışlanma korkusuyla kendi gerçeğini yaşadığı çevreden saklamasına tanık oluruz. Ayrıca kadınların ve genç kızların masummuş gibi görünen faaliyetlerle önce başörtüsü takmalarını sonra çarşaf giymelerini izleriz.
Tanga Don Hissi’nde sınıf atlayan Esme karşımıza çıkar. İyi bir işe ve modern bir eve sahiptir. Best-seller kitapları okumasa bile kitaplığına koyar. Modern olan her şeyle ilgilenir. Bir sabah kalktığında bir eksiklik duygusuyla uyanır.
Özellikle son öyküsü olan İlk Öpüşte Aşk, Türkan Şoray ve Müjde Ar çözümlemesiyle diğer öykülerinden ayrı bir yerde durur.
Son olarak Seray Şahiner’in bu sıcak ve dobra diline, kara mizahına burada bahsetmediğim diğer öykülerinde de rastlıyoruz. Kahramanların iç sesleri eğiktir, anlatıcının dik duruşu karşısında. Aşkı arayan, bulan ve kaybeden kadınlar da vardır bu öykülerde, yaşadığı toplumda steril hayatların içine sıkışmış yalnız kadınlar da.
Leave a Reply